Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Popüler Yazılar

Bir Ömür Hayal

Kabullenmek acı çekmenin ötesinde bir şey ve büyümek sadece hayallerde güzel. İntihar etmek dünyadan ayrılmakla olmuyor sadece. İçinde hayallerle yaşayan o çocuğu yavaş,yavaş öldürüp vazgeçmek zorunda kalmakta intihar biçimidir. Kimseye belli etmeden,kimseyi üzmeden benliğini terk etmekti kabullenmek.  Yarım kalmışlıklar değil de hiç yaşanmamışlıklar yıpratıyor duygu denen şeyi. Ve garip içindeki çocuğu ayakta tutarken hayal kavramı, gerçekliği yitirtiyor sana. Dönüp soramıyorsunda bunu ben mi istedim diye.  Bunu sen mi istedin ?  Gidenlerin arkasından bakmayı, gelmiyecek olsada gelir diye beklemeyi. Annen ile baban ayrıldığında yalnız kalmayı. Geçmişe saplanmayı sen mi istedin ?  İstenmedin. Hiç birimiz istemedik. Değiştirmiyor da istemememiz. Önemi yok çünkü bunun. Önemli şey ne bir fikrim yok fakat mutlu oluyor insanlar öyle ya da böyle. Emin ol oluyor. Olan sana, bana, bizim gibilere oluyor. Bir hayal peşinde gençliğini tüketenlerin ciğeri kömür kaplıyor, saçları
En son yayınlar

İnan

Eskiden bir kaç deste parayla çözülebileceğini sanardım tüm huzursuzluğun, ve gitmiceğine çok emindim tüm gidenlerin. Kafamda kurduğum gibi olur sanıyordum hayatı. Traji komik bir realistliğin içinde kaybolmak yoktu mesela planımda. Gökyüzüne bakmanın bu kadar ağır gelebileceğine inanmazdım. İçerdim ve geçerdi eskiden, düzensiz de olsa bir hayatım vardı yani. Bu saralar bir hayatımın olduğuna bile inanmıyorum. Düzeltebilirim sanmıştım. Memur olmak hiç bir zaman hayalim olmamıştı. Sisteme köle olmam mottosuyla elime geçen her fırsatı kaçırdığımı görmedim. Aşkın gözü kör mü inan bilmiyorum fakat hayalperest bir insanın gözlerinin kör olduğuna yemin edebilirim sana. Bu karanlık bulandıkça kafayı yemeye daha çok yaklaşıyor insan. Ne kadar savaşırsan,savaş olmadığını anladığında yaşadığın o çaresizliği anlatamam sana. Ve pes etme diyenlere kulak asma. Her pes etmeyen amacına ulaşamıyor bu hayatta. Düzen nasıl artık eleştirmiyorum, eleştirmek zaten üstüne vazife değil. Dünyaca ünlü hat

Bitmez Dediklerim

Bitmez dediklerim bitti hep, sonunu göremem desiğim hikayelerin sonunu en erken gördüm ben. Gitmez dediklerimle elvedalaştık gider diye beklediklerimden önce. Tamamlayamam dediğim şeyleri tamamlayamadım tek. Onlar yanıtmadı beni hiç bir zaman.  Kurduğum gibi olur dediğim nokta da bitti tüm hayaller, ve ilham perisi denen şey terk-i diyar eyleyeli çok oldu. Bitmez dediğim kitaplar bitti hep en erken, hüzünlü bir şarkının sonunu göremem dediğimde gelmiştik sonuna çoktan. En hüzünlü şarkımdın sen ben nakaratındayım sanarken çoktan solumdaydın sen. Bazı gecelerin sonu yokmuş gibi olur ya hani sen o sonu olmayan geceydin ve fazlasıyla erken doğdu güneş. Terk ettin semayı ay gibi, artık yoksun sen.  Ki ışığı sevmezken, aydınlıkta bıraktın. Kör oldu tüm kavramlar, akli dengem şaştı birden ve kulağıma fısıldadı kainat senin sesinden. İşte dediğim gibi bitmez dediğim her şey bitti erkenden. Durmaz dediğim kalpte durdu 9 kez.

Değilim

Geç kaldıklarım için kırgın değilim aslında,  Okumadığım için pişmanda değilim. Sadece harfleri öğrenmem yeterliydi çünkü benim için. Geçmişin yükünü yazarak atmaya çalışacağımı düşünmezdim, düşünemediklerim içinde pişman değilim. Kalıplaşmış bir zihinim olduğu ve beynimdeki seslerin gürültüsünden de rahatsız değilim. Sadece aşk acısı çekmeyi isterdim ama dünya da ki tek sorunun aşk olmadığını bilecek kadar farkındayım. Farkındalık yüzünden kırgınım kendime, hiç bir detayı kaçırmadan üzüldüğüm için dikkatimden de razı değilim. Kadere kaldırdığım baş kadarım işte, alın yazısına eğildiğin kadarım. Ne fazlası ?  Ne eksiği ?  Olduğum kadar olmaktan başkası değilim işte, değişemediğim için kaybettiklerimin koleksiyonunu yapıyorun vücudumda, göğüs kafesimin içinde. Hatalıysam af ola.

Keşke Yanım

Keşke kalsaydından başka bir şey değilsin artık içimde. Hem henüz gelmemişken bana.  Artık yadırgamıyorum bunu. Ne de olsa ; Hep karavana bende hoş geldinler, Hep tam isabet söylenmeden edilen elvedalar. Keşke  yok benim içimde demiştim sana, hatırla. Artık var. Eksik bırakmamak mı istedin yoksa keşkelerle bırakmak mı inan bilmiyorum bunu.  Ama olmasaydı sonumuz böyle.  Mağrur bir ekim ayında boş kalmasaydı göğüs kafesim. Hiçlikte değil de gözlerinde boğulsaydım keşke. Şimdi sen yanım yarım, keşke yanım fazlasıyla dolu. Teşekkür ederim...

Şakakta parmak izlerin

Kabul edelim, kabul edilmeyecek kadar dipteyiz. Minimal bir delilik eseri, takıntılarımdan hallice gidişin. Ve adım attığın he kaldırım taşı imrenilesi. Bir gün güzel olucak bak herşey, bir gün güzel olucak hiç bir şey inan buna ve kaybet şimdi geçmişi.  Kafamın içinde tomarla birikinti var ve toparlayamıyorum artık akibeti.  Geminin dümeni boşta, okyanus değil hedefi. İntihar edilesi bir gece ulan, burnumda kokun ardından ince bi sızı. Şakakta parmak izlerin.

Bırak 1 - 1 olarak kalsın

Bir bütünlüğü yok hayatın, birin kıymetini bilmiyoruz çoğu zaman. 2 olmaya sözde yarım dediğimiz ruhları bir başkasına sarılarak bütün yapma çabamız boşa. Biliyor musun ? İlki kadar sağlam olmuyor hiç bir zaman yapıştırılan, daha çok kırılıyor düştüğünde. Daha çok parçalara ayrılıyor. Ruhlar da öyle. O tam olsun diye başka bir ruha sarıldığında kendi ruhundan çalıyorsun, kendi ruhun daha çok parçalanıyor ger kırıcı cümlede ve elveda kelimesin de. 1 sayısı 1'ken güzeldir. Bırakın öyle kalsın, hayırlısı belkide budur.